Huzursuz Bacak Sendromu
Bu yazı Dr. Sevda Sarıkaya’nın 28.09.2019 tarihli Beyin ve Zihin köşe yazısından alıntıdır. İlgili bağlantıyı en altta bulabilirsiniz.
Uyku dosyasına bu hafta da devam ediyoruz. Konu o kadar geniş, kapsamlı ve merak uyandırıcı ki sizlerin geri bildirimlerine göre birkaç hafta daha devam edebiliriz. Biraz da uyku bozukluklarından bahsedelim. Huzursuz Bacak Sendromu önceleri psikiyatrik bir hastalık sanılan, sonradan nörolojik bir hastalık olduğu anlaşılan, toplumun yaklaşık yüzde 10-15’inde görülen bir sendrom. Aslında oldukça rahatsız edici bir hastalık. Bu hastalığa sahip olanlar bile bu durumun kendilerinde psikolojik olarak geliştiğine inandıkları için, doktora gitmekte gecikip yıllarca bununla yaşayabiliyorlar. Özellikle geceleri ortaya çıkan Huzursuz Bacak Sendromu’nda, uykudan uyandıran ya da uykuya dalmayı engelleyecek derecede bacaklarda ve ayaklarda sürekli bir hareket ettirme isteği vardır. Hatta hastaların bir kısmını doktora eşleri getirir. Hastalar bacaklarını gerdiklerinde ya da hareket ettirdiklerinde bir miktar rahatladıkları için bunu sürekli yapma isteği hissederler. Ya yatakta sürekli kıpırdatırlar ya da ayağa kalkıp dolaşırlar, ayaklarına su tutarlar. Beraberinde ayaklarda karıncalanma hissi de eşlik edebilir. Uzun süreli uçak/otobüs yolculukları, sinemada uzun süre oturmak da hastalığın tetikleyicilerindendir. Huzursuz Bacak Sendromu bir süre sonra uyku kalitesini dolaylı olarak da yaşam kalitesini bozar. Aslında tanısı ve tedavisi en basit hastalıklarından birisidir. Meslek hayatımda en çok memnuniyetle ayrılan hasta listesinin başında Huzursuz Bacak Sendromlu hastaları gösterebilirim. Huzursuz Bacak Sendromu kadınlarda erkeklerden iki kat daha fazla görülür. Hastalığın nedeninin beyindeki nöro-aracı moleküllerden olan dopamin eksikliği olduğu düşünülüyor. Bazen başka bazı hastalıkların belirtisi olarak da ortaya çıkabiliyor. En çok anemi (kansızlık) hastalarında gözlenir. Onun dışında diyabet, varis, tiroid hastalıkları, parkinson hastalığı ve bazı vitamin eksikliklerinde de görülebilir. Hastaların bir kısmında genetik özellik de vardır. Ailede başka hasta varsa olasılık biraz daha yükselir. En başta belirttiğim gibi tedavisi aslında kolaydır. Hastaların çoğu idiyopatik denen belli bir nedene bağlı olmayan hastalardır. Ama hastalığı artıran nedenlerden olan kansızlık, vitamin eksiklikleri varsa mutlaka giderilmelidir. Ona rağmen düzelme yoksa eksik olanı yerine koyma prensibi ile dopamini artıran moleküllerle başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Eğer böyle bir rahatsızlığınız varsa bir nöroloji hekimine görünmenizi tavsiye ederim.
Yazının orjinaline BURADAN ulaşabilirsiniz.