Hayal kurmak beyin gelişimini destekliyor

    Bu yazı Dr. Sevda Sarıkaya’nın 23.11.2019 tarihli Beyin ve Zihin köşe yazısından alıntıdır. İlgili bağlantıyı en altta bulabilirsiniz.

    Hayal kurmak denildiğinde aklınıza sadece isteklerimizin gerçekleştiğini düşlediğimiz zamanlar gelmesin. Bu örnek en basit olanı. Fantastik filmlerdeki ana karakterlerin hepsi hayal dünyasının ürünü. Örümcek Adam, Süpermen gibi Marvel filmlerindeki karakterlerin hepsi beynimizin bu ayrıcalıklı fonksiyonu sonucunda ortaya çıkmış. Peki neden buna ‘beynimizin ayrıcalıklı fonksiyonu’ dedim. Çünkü bilindiği kadarıyla bu fonksiyonun sadece insan beynine özel olduğu düşünülüyor. Aslına bakarsanız son zamanlarda yapılan bazı hayvan çalışmaları çok şaşırtıcı sonuçlar veriyor. Hayvanlarda olmadığını düşündüğümüz birçok fonksiyonun var olduğunu yeni keşfetmeye başlıyoruz. Buna en fazla maymunlar örnek gösterilir. Özellikle yunus, karga, ahtapot, fil gibi hayvanların zekâsının yeni yönleri keşfedildikçe düşüncelerimiz daha çok değişeceğe benziyor. Bilimsel verileri yorumlayarak geliştirdiğim kişisel fikrim ise hayvan zekâsının asla küçümsenmemesi gerektiği yönünde. Sanat bu fonksiyonun bir ürünüdür.

    BEYİN GELİŞİMİ ÇOCUKLUKTA BAŞLAR

    İnsan beyni hafızasına kaydettiği farklı farklı bilgileri ve imajları kullanarak daha önce hiç görmediği ya da daha önce hiç olmayan şeyler yapabilir. Örneğin aklınızda üç tane gözü olan, uçabilen, mavi renkli yarı insan yarı hayvan bir canavar hayal edebilirsiniz. Hatta eğer kabiliyetiniz varsa bunu çizebilirsiniz. Buna mental sentez denir. Yani bütünün parçalara ayrılması, parçaların farklı kombinasyonlar şeklinde birleştirilerek daha önce hiç olmayan bir şeyin ortaya konması. Sanattaki yaratıcılık kavramının özündeki budur. Fakat bunun olabilmesi için beynin farklı alanlarından gelen sinyallerin aynı anda birleşmesi gerekir. Bu da sinir liflerinin etrafını saran miyelin kılıfının ileti hızını artırması ile mümkün olur. Beyin gelişiminin en önemli kısmı çocukluk döneminde olur. Çocukluk döneminde hayal gücü ne kadar kullanılırsa beyin gelişimini de o kadar destekler. O yüzden küçük yaşlarda bir sanat dalı ile uğraşmak çok önemlidir. Çocuğunuzun hayal gücünü sınırlamaya kalkışmanız onun beyin gelişimini negatif yönde etkiler. Hayal kurmanın ve hayal gücünün önemini anlatan daha fazla toplumsal çalışmalar yapılmalı. Bu konuda çok önemli çalışmalar yapan sosyolog/yazar Bige Güven Kızılay’ın Hayal Ağacım isimli bir kitap serisi var. Çocukların hayal gücünü geliştirmelerinin çok önemli olduğunu vurgulayan ve bu konuda söyleşiler düzenleyen Bige Güven Kızılay’ın gözlemlerini merak ettiğimden yakın zamanda bir röportaj planlıyorum.

    STRES, HAYAL GÜCÜNÜ OLUMSUZ ETKİLİYOR

    Beynimizin hayal gücü bununla da sınırlı kalmıyor. Ayna devreleri olarak adlandırılan sinir lifi bağlantılarından dolayı, karşımızdaki kişi bir iş yaparken bizim de o işle ilgili beyin alanlarımız aktive oluyor. Örneğin bisiklete binen bir kişiye bakıyorsak beynimizin o alanında bir aktivasyon gözlenir ya da o kişi bisikletten düşerse bizim de o duygularla ilgili alanımız aktive olur. Aslında bu da bizim karşımızdaki insanın durumu ile ilgili empati yapabilmemizi sağlar. O nedenle çok önemli bir fonksiyondur. Çocuklar 4-5 yaşlarına ulaştığında theory of mind adı verilen kompleks yaratıcılık fonksiyonu gelişmeye başlar. Bu da kendisinin ve çevresindekilerin duygularını, isteklerini, inançlarını anlama, imaları fark edebilme gibi özelliklerini geliştirir. Erişkinliğe ulaşıldığında ileriye yönelik plan yapabilme, karşılaşabileceğimiz problemleri tahmin edip ona göre çözüm stratejileri geliştirebilme, henüz sorun ortaya çıkmadan tedbirler alabilme gibi karmaşık fonksiyonlar da eklenir. Hayal kurabilme fonksiyonumuzun en üst noktası olan yaratıcılık (daha önce görülmeyeni ve bilinmeyeni ortaya koyma-sanat, bilimsel keşifler gibi) için beynimizde iki devre vardır. Bunlardan birisi yürütücü dikkat devresi diğeri de default devredir. Yürütücü dikkat devresi bir problemi çözmeye odaklandığımızda aktive olur. Bu devre belirli bir problemi çözmeye odaklandığından beynin sadece ilişkili alanlarından sinyal alır. Diğer alanlarından gelen sinyalleri keser. Problemi çözmede başarılı olsa da yaratıcılık fonksiyonu sınırlıdır. Çünkü aklımıza gelen alakasız düşünceleri engeller. ‘alakasız’ dediğime bakmayın. İnsan beyninin yaratıcılığını ortaya koyanlar bu düşüncelerdir. İşte default devre bu düşüncelere izin verir. Default devre beynin gevşeme anında etkilidir. Zihnimizin serbestçe gezindiği bu anlarda yaratıcılık fonksiyonu daha da belirgin hale gelir. Stres bu devreyi negatif etkiler. Zihnimizin daha yaratıcı olabilmesi için gevşemeye ihtiyacı vardır.


    Yazının orjinaline BURADAN ulaşabilirsiniz.

    Yok