Alzheimer hastalığı neden kadınlarda daha fazla görülür?
Bu yazı Dr. Sevda Sarıkaya’nın 03.08.2019 tarihli Beyin ve Zihin köşe yazısından alıntıdır. İlgili bağlantıyı en altta bulabilirsiniz.
Alzheimer hastalarının yaklaşık üçte ikisi kadın, üçte biri ise erkek. Yani kadınlarda erkeklerden iki kat daha fazla görülüyor. Çok yakın zamana kadar birkaç spekülasyon dışında bunun nedenine işaret edecek herhangi bir bilimsel veri yoktu. Kadınların ortalama yaşam süresinin erkeklerden daha uzun olması ve kadınların depresyon oranlarının daha yüksek olması, depresyonun Alzheimer riskini artırması tahminler arasındaydı. Ayrıca Alzheimer gelişme riskini artıran bir gen olan Apolipoprotein epsilon E4 geninin kadınlarda daha fazla riski artırdığını gösteren çalışmalarda bulunmakta. Erken evre Alzheimer hastalığının tanısının kadınlarda daha zor olduğu da öne sürülenler arasında. Kadın beyninin şekeri daha iyi metabolize etmesi ve hızlıca enerjiye çevirmesi neticesinde sözel yeteneklerini daha iyi kullandığı düşünülüyor. Kadınların sözel yetenekleri daha yüksek olduğundan erken dönemde yapılan testlerde iyi sonuçlar alıp hastalığın atlanma olasılığının yüksek olabileceği bildiriliyor. Vanderbilt Üniversitesinde yapılan yeni bir araştırmaya göre Alzheimer hastalarının beyninde saptanan tau yumaklarının kadın hastaların beyninde daha yaygın görüldüğü tespit edildi. Çalışmaya 301 normal, 161 hafif zihinsel yıkımı bulunan hastalar dahil edildi. Alzheimer hastalarının beyninde normal beyinden farklı olarak beta amiloid plakları ve tau yumakları görülür. Bu çalışmada kullanılan görüntüleme yöntemi ile kadın ve erkek beyinlerindeki tau yumaklarına bakılmış. Hafif zihinsel yıkım olan hastalarda tau yumakları görülmüş. Kadın beyninde görülen tau yumaklarının erkek beyninde görülene oranla daha yaygın ve daha fazla alanı kapsadığı saptanmış. Bu çalışma Alzheimer hastalığının kadınlarda neden daha sık görüldüğü konusunda kısmen fikir veriyor. Fakat neden kadınlarda tau yumaklarının daha fazla görüldüğünü açıklamıyor. Adım adım ilerleyen bilimsel çalışmalarda bu konunun da açıklığa kavuşturulması için yeni çalışmalar planlanması gerekiyor.
Yazının orjinaline BURADAN ulaşabilirsiniz.